Spor Yapma(ma)k
Toplum olarak spora çok düşkün bir millet olmadığımız malum (Televizyonda maç izlemeyi kast etmiyorum). Covid 19 başladığından beri ise hareketsizliğimiz daha da arttı. Daha net bir ifadeyle, toplum olarak egzersiz konusunda “ Şahdık, şahbaz olduk”.
Kendimden biliyorum; zar zor edindiğim koşma alışkanlığımı, Covid19 salgınıyla birlikte derhal bıraktım. Üstelik yaşadığım ülkede hiçbir zaman, açık havada yapılan spor aktiviteleri kısıtlanmadığı halde…
Ancak ilginç olan, Pandeminin başından itibaren artan “Kanape+hamur işi+netflix” tercihinin, bu defa sadece biz Türklere özgü değil, tüm Dünya’da da aşağı yukarı benzer şekilde zuhur etmesi.
Öyle ki, normal şartlar altında kar kış demeden, çoluk çocuk koşan, bisiklete binen, yüzen, dağa çıkan Almanların bile kendini eve kapattığını, dışarı çıksalar bile “elleri arkada bağlı, cami çıkışı inşaat seyrederek eve giden amca” misali etrafta “dolandıklarını” gözlemledim.
Yapılan bütün yayınlarda, egzersiz yapmanın hastalığa yakalanmamak için bağışıklık sistemimizi güçlendirdiğinin altı çiziliyor. Buna rağmen, düzenli spor yapma alışkanlığı olsun olmasın tüm insanlığın, düğmeye basılmış gibi bundan elini eteğini çekmesi oldukça ilginç.
Bununla ilgili, Harvard Üniversitesi İnsanın Evrimsel Biyolojisi Profesörü Daniel E. Lieberman, insanların Covid19’u bahane edip hareketsizleşmesinin, tembel olduğumuz için değil, son derece doğal bir evrimsel iç güdü sonucu olduğunu söylüyor.
Çünkü avcı- toplayıcı olarak yaşayan atalarımız, mecburen hareketliydi ve hayatta kalmak için yapmaları gereken, minimum kalori harcamak ve üremekti. Modern insan ise, egzersizi icat etti. Çünkü hareketlerimiz gelişen teknoloji ile birlikte kısıtlandıkça, kalp sağlığını korumak için hareket etmemiz gerektiğini keşfettik.
Dolayısıyla aslında egzersizi sevmeme nedenimiz,
“Karşı çıkan güçlü iç güdülerimize rağmen, yapmak ZORUNDA olmamızdır.”
Ne yazık ki, Covid19’u kendimizden uzak tutmaya yarayan sosyal mesafe yakın zamanda kalkacak gibi görünmüyor. Dolayısıyla egzersizi hayatımıza kazandırmak için yeni fiziki ve bilişsel yollar keşfetmeliyiz.
Bu anlamda Prof. Liebermann’ın, “Biraz daha fazla hareket edebilmek için, egzersizin modern, anormal bir aktivite olduğunun farkına varmanın, güçlendirici olduğu” görüşüne katılıyorum.
“Egzersiz yapmakta zorlanırsanız kendinizi kötü hissetmeyin. Tembel değilsiniz, normalsiniz.”
Egzersiz Nefreti mi? Endişelenme, atalarımız da öyle I Guardian
Çıtayı İndirmenin Zamanı
Biliyorum ki çoğumuz, her konuda doğrusal ilerlemenin peşinde. Gerçek hayatta pek mümkün olmadığını defalarca tecrübe etsek de, hayali bir zaman-fayda grafiğinin dimdik uzayan köşegenini hedefliyoruz.
Ancak, özellikle pandemi gibi normal dışı süreçlerde, herhangi bir konuda ilerlemenin duraklamasını veya bir miktar gerilemesini normal olarak kabul etmek gerekiyor.
Çünkü bu kabulleniş, “Başarısız oldum” diyerek vazgeçmek yerine, hazır olunca çabalamaya tekrar başlamayı ve gerçek başarıyı getiriyor.
Spor konusunda da öyle. Mantıklı olmalı ve harekete geçmeliyiz.
Şu anda düzenli olarak spora başlayacak motivasyonu toplayamıyorsanız, kendinize çok fazla yüklenmeyin. Evden çalışıyorsanız, en az saatte bir kalkıp biraz dolaştığınızdan emin olun. Esneyin, tempo tutun, dönün, biraz zıplayın -hareket etmeye başlayın.
Ayrıca, eğer yapabiliyorsanız, herkes şu anda yürüyüşe çıkmalı. İdeal olarak, doğada (dışarıda egzersizin daha fazla faydası vardır); bu mümkün değilse mahallenizde dolaşın.
Ve gerçekten dışarı çıkamıyorsanız, evinizin etrafında dolaşın. Her koşulda yürümenin faydalarından yararlanırsınız .
Şu Anda Egzersiz Neden herşeyden Daha Önemli I 12 Minute Athlete
Beyin Ve Genel Sağlığınız İçin Üç Temel Egzersiz I Brain World
Hikayenizi Fitness Sayesinde Değiştirin
Mevcut fitness kimliğiniz, daha fit olma veya atletik yeteneklerinizi artırma söz konusu olduğunda, kendinize anlattığınız hikayedir.
Genelde çocukluğumuzda edindiğimiz bu hikayeler, “koşamayacak kadar hantal olduğumuzu”, “basketbol oynayamayacak kadar kısa olduğumuzu” veya “bu yaşta yüzme öğrenemeyecek kadar geciktiğimizi” vs. söyleyebilir.
Herşeyde olduğu gibi, durmadan beynimizin içinde konuşan bu sesi tespit ettiğimizde, devre dışı bırakabiliriz.
Dolayısıyla ilk önce mevcut hikayenizi tanımlayarak, uzun vadede olmak istediğiniz kişiyi tasavvur etme sürecine girebilirsiniz. Oradan ilerlemeye devam etmek ve yol boyunca küçük kazançları kutladığınızdan emin olmak için, hedeflerinizi günlük, haftalık ve aylık olarak yapabileceğiniz eylemlere ayırmanız gerekecek.
Bu, kim olduğunuzu değiştirmenin tamamen geçerli bir yoludur
Fıtness Etrafında Kimliğinizi Değiştirmek I 12 Minute Athlete
Gelişmeye Çalışın
En iyi tutku türü sizi tam olarak şimdiki anda konumlandırır. Modern psikoloji bunu akış olarak adlandırır: Yaptığınız şeye tamamen kendinizi kaptırma durumu….
Çabalamanın Doğru Yolu I Thrive Global
İş Üzerindeki Pandemik Etkiler
Evden çalışmak bazı insanlar için yeni norm olacak mı? Elbette. Ancak orta düzey yönetici pozisyonlarında da bir düşüş bekleniyor. Freelance işlerde artma ve otomasyonun daha da artması bekleniyor.
Pandeminin Mirası İşin Geleceğini Nasıl Etkiler ? I Enterpreneur Europe
Gerçek Dinlenme
Bir düşünün: mola verdiğinizde normalde ne yaparsınız? Telefonunuza veya bilgisayarınıza mı koşuyorsunuz? Mesajları veya sosyal medyayı veya en sevdiğiniz web sitelerini kontrol mu ediyorsunuz? Çevrimiçi video mu izliyorsunuz? Peki bu yaptığınız gerçek bir mola mı?
Gerçek Dinlenmenin Kayıp Sanatı I Zen Habbits
Akışta Kalarak İşinizde Verimi Arttırın
Yazar ve bilim adamı Mihály Csíkszentmihályi’ye göre akış, “en iyi hissettiğin ve elinden gelenin en iyisini yaptığın optimal bilinç durumu” olarak tanımlanıyor. Ve görünüşe göre Covid krizi, bu duruma girmemize yardımcı olabilir.
Gözde, aşağıda “Akışta Kalmak” ile ilgili daha geniş ve her zamanki gibi keyifli bir yazı yazdı. Kaydırın.
Bu haftalık bu kadar
Eğer yayını beğendiyseniz, lütfen “Işıklı sosyal medya panolarını” değil de, Rafineri’yi okumayı seçerek yaptığınız “medya tercihinizi” arkadaşlarınızla da paylaşın. Çünkü iyi şeyler ancak paylaşıldıkça büyür:)
Görüşürüz
Melis,
Yeni Hayat
Akışta Kaybolmanın Mutluluğu
Gözde Üsküp Yaltı tarafından,
Çoğumuz, her sabahın yeni bir gün getirdiğini fark etmeden yaşıyoruz. Ve her sabah, gözümüzü açar açmaz, günün ne getireceğine değil, nasıl biteceğine odaklanarak, kendimizi günlük stres ve endişenin kollarına bırakıyoruz.
Ama böyle günlerde bile bazen ilgilendiğimiz şeyle uğraşırken zamanın nasıl geçtiğini unuttuğumuz, saf bir dinginlik ve tatmin duygusu uyandıran, aynı zamanda da büyük verim elde ettiğimiz zamanlarımız da oluyor.
İşte o altın zamanlar, bizi mutlu eden, hayatımızı anlamlı kılan ve becerilerimiz doğrultusunda hedeflerimize ulaşmak için çabaladığımız anlar.
Hayattaki bu değerli anları çoğlatmak için uyulanan birtakım yöntemler var ve hayatın içinde kendimize ait bir akış yaratmak ve bu akışın bizi başarı ve gerçek hazza ulaştırması amaçlanıyor.
Tüm bunların temel dayanağı ise Flow (Akis) Teorisi ile açıklanıyor.
Flow (Akış) Teorisi
Öncelikle söylemeliyim ki:
Hayatı akışta yaşamak demek, her şeyi oluruna bırakmak demek değildir!
Hatta tam aksine, Akış için, “hayatı daha çok sahiplenmek” demek daha dogru olur. Bu anlamda, Flow (Akış) teorisini ilk defa ortaya koyan Pozitif Psikoloji Dalı kurucusu psikolog Mihaly Csikszentmihalyi şöyle diyor:
“Hayatımızın en güzel anları pasif, anlayışlı, rahatlatıcı zamanlar değildir. . . En iyi anlar genellikle, bir kişinin bedenini veya zihnini, zor ve değerli bir şeyi başarmaya gönüllü bir çaba içinde sınırlarını zorladığında gerçekleşir.”
Bu sözler, mutlaka daha önce duyduğunuzu varsaydığım “Sevdiği işi yapan kişi için iş, yük değil zevktir” önermesini de destekler nitelikte.
Ama akış teorisi sadece iş hayatı için değil, gündelik hayatımız için de geçerli. Bu bağlamda Flow Teorisine göre akışta kalmak için, öncelikli olan hayatımızda bizi gerçek anlamda neyin mutlu ettiğini bulmak.
Çünkü, gerçekleştirmek istediğimiz tutku boyutundaki hayallerimizin neler olduğunu sorgulamak bile bizi Flow (Akış)’u deneyimlemeye yakınlaştıriyor!
Bu konuyu daha iyi anlayabilmek isterseniz yardımcı olacagini dusundugum bir kac kaynağı paylaşıyorum;
Flow–Mihaly Csikszentmihalyi (Akis – Mutluluk Bilimi) I Dahaiyisen.com
Flow, The Secret of Happiness I TEDTalks 2004, I Youtube
Peki Nasıl Akışta Kalabiliriz?
Mihaly Csikszentmihalyi, kitabı “Flow: A Psychology of Happiness” de akışı şöyle açıklıyor:
“İnsanların başka hiçbir şeyin önemi yokmuş gibi bir faaliyete dahil oldukları bir durum; deneyim o kadar zevkli ki, insanlar bunu yapmak uğruna büyük bir maliyetle bile yapmaya devam edecek.”
Bu konuda yapilan araştirmalar da, bu tanımlamayı dogrular sekilde. Çünkü akışın kişiden kişiye değiştiği gerçeği göz önünde bulundurularak dünya üzerinde farklı sosyo-ekonomik düzeyde ve ırkta bir çok insanla konuşulmuş.
Çıkan sonuç ise, dışa odaklanmış, başkalarının beklenti ve taleplerine göre hayatını yaşayan insanların akışta kalma oranının düşük olduğu.
Çünkü bir bireyin akışta kalabilmesi için en önemli unsur hayatını başkaları için değil sadece kendisi ve kendi mutluluğu için yaşayabiliyor olması.
Peki bizler Flow (Akış)’ u nasıl hayatımıza dahil ederiz? Iste bu konuda size birkaç tavsiye;
• Bizi strese sokan yüksek hedeflerinizden veya beklentilerinizden uzaklaşın.
• Birinci maddeye bağli olarak, dengeli ve yeteneklerinizin farkinda olarak hedef belirleyin.
• Farkındalık ve öz farkındalık konularındaki çalışmaları arttırın.
• Mükemmelin peşinde gitmekten vazgeçin. Çünkü, öyle bir şey yok; yeterince iyi diye bir şey var. Ayrıca, bir Şeyi mükemmel yapmak için harcadığımız enerji ve vakti, kendimize yönelttiğimizde hayatımızda nelerin değiştiğine ve anlam bulduğuna inanamıyorsunuz.
• Yoga ve meditasyon yapın
Akış kimliğimizi bulabilmek ve yeteneklerimiz ile hedeflerimizi doğru şekilde belirlemek görüldüğü gibi çok önemli. Bunun için size en çok uyan akış anını deneyimleyebilmeniz adına, akış kimliğinizi bulacağınız şu testi çözebilirsiniz:
Flow Süper Güçlerinizi Öğrenin I Flowgenomeproject
Uygun olan akış kimliğinin detaylarını daha iyi anlamak ve bu kimliği sahiplenmek icin gerekli aktivite ve egzersiz önerilerinin olduğu bir de makale var:
Akış Durumuna Yönlendiren 11 Aktivite ve Egzersiz I Positivepsychology
Tüm bu tavsiyelerin yanı sıra;
- Elimizdeki işe zaman kavramını kaybedecek kadar odaklanmak
- Kontrollü olmak yerine, kontrol algımızı geliştirmek
- Egomuzu ve başkalarının bizi nasıl göreceğini düşünmek yerine kendi iç güdülerimizle bir şeyler üretmek,
- Öz bilincimizi devre dışı bırakmak, ve sadece o ana ait kendimize has olarak bütünlük sağlamak
akışta kalmak icin önemli gerekliliklerdir.
Aslında hepimiz, kendi becerilerimiz ve hedeflerimizle mutluluğa ulaşmak için yeterli birikime sahibiz. Tek yapmamız gereken bunun farkına varmak ve akışa izin verecek pozitif düşünce yapısını oluşturmak.
Hedeflerimize ulaştığınız ve uzun süre akışda kalabildiğiniz anlar diliyorum.
Gözde
Kendini Keşfet