Kendinizi Tanımlayın

Kendinizi Tanımlayın

Hayattaki amacınız hakkında ne düşünüyorsunuz? Varoluşçu felsefeyle  ilgili, derin bir şey değil sorduğum; daha bireysel, mesela sabahları yataktan kalkma sebebinizi soruyorum. Zira  bir amaca sahip olmak sandığımızdan çok daha önemli.

Amaç kısaca, insana  bir anlam duygusu ve mutluluk veren faaliyet olarak tanımlanıyor ve sağlıklı bir hayat yaşamanın 3 parametresinden biri olarak kabul ediliyor. Diğer ikisi sağlıklı beslenme ve egzersiz.

Amacı olan insanların, olumsuz olaylara karşı daha dirençli olduğu ve daha kolay iyileştiği biliniyor. Öyle ki bazı kaynaklarda, ölüm riskini azaltmak için, alkol ve sigarayı bırakmak veya düzenli egzersiz yapmaktan daha önemli olduğu söyleniyor.

Bu konuda hala araştırılacak çok şey bulunuyor. Ancak şimdiye kadar bulunan tüm bilimsel sonuçlar birbiriyle paralellik gösteriyor.  Konunun önemi, iş çevrelerince de fark edilmiş ki, Gartner, McKinsey gibi danışmanlık şirketleri, CEO’lara çalışanlarının hayattaki kişisel amaçlarını bulmalarına yardımcı olmak için harekete geçmelerini öneriyor. 

Çünkü, amacınızla yaptığınız iş örtüşüyorsa, hayatınızın anlamlı olduğu hissi sizi mutlu ve daha verimli tutuyor. Ancak yaş ilerledikçe, sabah uyanacak bir sebebinizin olmaması, insanları sıklıkla depresyona, hatta daha ileri ruhsal sıkıntılara sürüklüyor.

Hayatınızın Amacını Bulmak

Amacınızı bulma konusunda, üstüne çok yazılıp çizilen japonların Ikigai kavramının yardımcı olacağını düşünüyorum. Çok kısa tanımıyla Ikigai, zamanınızı sizin için anlam taşıyan bir faaliyete ayırmaktan elde edilen mutluluktur.

Bu kavram, aynı zamanda, Rafineri’nin de tam merkezinde duruyor. Aslında hepimizin peşinde olduğu şey anlam ve amaç,  öyle değil mi? 

Kendi “Ikigainiz”, kendinize sormanız gereken şu dört sorunun hepsine uyan yanıttır:

Neyi seviyorsun? Neyde iyisin? Ne için ödeme alabilirsin?  Dünyanın neye ihtiyacı var?

Bulduğunuz bu yanıt, aynı zamanda hayatınızın amacı oluyor.  Ancak bunu öğrenmenin tek  yolu sadece yukarıdaki sorular değil. Sabah yataktan neden kalkıyorsun?  veya Motivasyonun nedir? gibi çeşitlenip, kişiye göre değişebiliyor.

Ayrıca Ikigainiz, arkadaşlara bağlılık, yemek pişirme, iyi bir ebeveyn olma, yazı yazma, dikiş dikme, iklim değişikliğiyle mücadele, çizim yapma, komşularınıza yardım etme vb. de olabilir. Yani ille de çok karmaşık, çok ulvi veya çok entellektüel olması gerekmiyor.

Örneğin, benimki  okumak ve yazmak. Öğrendiklerimi aktararak, başka birilerini de etkileyebilceğimi bilmekten mutlu oluyorum. Belki ödüllü bir yazar değilim, hatta şu anda yazdıklarımı bir hafta sonra okuduğumda oldukça kusurlu bulacağım.

Ancak herşeye rağmen,  bu işi yaparken çok mutlu oluyorum. Hayatımın geri kalanını da bu işi yaparak geçirecekmişim gibi görünüyor. Önemli olan da bu. Ayrıca, belki de bu mutluluk hissi yüzünden, kendimden  beklentilerimi  de kontrol altında tutabiliyorum

Amacınızı bulurken yardımı dokunacak bir kaç güzel yazı:

Japon ikigai felsefesine göre sevdiğin şeyi yap ve daha uzun yaşa I CNN

Hayata Anlam Ve Amaç Getiren Nedir I Psychology Today

Amacınız nedir? Hayatta Anlam Algısı Bulmak Sağlıkla Bağlantılıdır I NPR

Uzun ve Sağlıklı Yaşamak I Acar Baltaş

“Yaşamak İstediğiniz Hayatı” Kim Tanımladı? Siz mi?

Hepimizin “hayalini kurup, yaşamak istediği bir hayat” ve bunun yanında yerine getirmek zorunda olduğumuz yükümlülüklerimiz var. Bu iki kutup arasındaki gerilim, bir çok insanın kırklı yaşlarının geçiş döneminde hissettiği, genel hoşnutsuzluğun temelinde yatıyor.

Her gün işe gitmek yerine, sabahtan akşama kadar dizi seyredip, kutu kutu dondurma yemekten, ya da ergen çocuğumuzu Tik Tok’a emanet edip, kendimizi sosyal medyada kaybetmekten bahsetmiyorum.

Demek istediğim, orta yaşla birlikte hissedilen, hayatın geneline ait sorgulama duygusu. Hani şu, geleneksel başarı ölçütlerini yakaladıysanız, neden mutlu olmadığınızı merak ettiğiniz; yakalayamadıysanız, sizi engellediğini düşündüğünüz geçmişteki kararlarınız için pişmanlık duyduğunuz his.

Aslında burada, durup “yükümlülüklerimizi” sorgulamak gerekiyor. Gerçek yükümlülük ne demektir? Bir çoğumuz, ebeveyninin bakımını üstlenmek, evin bütün işlerini tek başına halletmek, ergen çocuğuyla başa çıkmak, akrabalara yardım etmek ve sevmese de o işte çalışmak zorunda.

Sevdiklerimiz için bütün bunları yapmak (ne kadar zor olursa olsun) elbette yük değil. Ancak, her sabah bir saat yürüyüş yapmak yerine,  evi paspaslamayı tercih etmek, ya da arkadaşlarınızla bir araya gelmek isterken, köyden dönen dayınıza hoşgeldin ziyaretine gitmek, her zaman bizim kendi seçimimizle olmuyor.

Bazen kendi tercihimiz sandığımız şeyler, aslında başkalarının “yapmamız gerektiğini” söylediği şeyler ve hatta bazen de, “başkalarının yapmamız gerektiğini düşündüğünü” hayal ettiğimiz şeyler olarak karşımıza çıkıyor. 

 Bu durumda:

Üstlendiğimiz yükümlülüklerin, hangilerinin gerçek, hangilerinin hayali veya hangilerinin şu anda kim olduğumuzla alakalı olmadığını  sorgulamamız gerekiyor.

Gerçekten, herşeyi yapmak ve mükemmel olmak zorunda değiliz. Hiç kimse herşeyi mükemmel yapamaz. Hayattaki seçimleriniz için sizi tanıyan herkesten onay almak zorunda değilsiniz. 

Bu değişimi yaratmak kolay değil. Ancak mümkün. Hayatınızda kendi korkuları ve başarının gerçekte ne olduğuna dair yanlış anlamaları nedeniyle, sizi aşağı çekecek insanlar olabilir. Bu kişilerden uzak durmayı zamanla öğreneceğiz.

Başkalarının doğrularını yaşamaktan vazgeçerken hatırlamanız gereken 4 şey:

  1. Taşımanız gereken yükleri taşımak zorunda değilsiniz! Bir şey size yük olarak geliyorsa, bu cümleyi tekrarlayın..
  2. Siz kendi kendinizin patronusunuz. Ve neyi ne zaman yapacağınıza karar verme hakkına sahipsiniz.
  3. Sizin için gerçekten önemli olanın ne olduğunu(Amaç) bulun. Ve sonra bu amaç için çalışmaya başlayın.
  4. Bir şeyi yapmak zorunda olduğunuzu ama yapmadığınızı hissedip suçluluk duyduğunuzda,  sadece kendiniz için istediğiniz şeyi yaptığınızı hatırlayın. 

Hayat kısa ve dışarıda insanların nasıl yaşayabileceğine dair pek çok örnek var. Başka birinin doğrularını yaşamaya çalışarak, olmak istediğiniz insanın önüne çıkmayın.

Başkalarının Sizi, Hayatınızı veya Geleceğinizi Tanımlamasına İzin VermeyinI Psychology Today

Başarının manası kişiseldir I Uplifers

Herşeyi Kolayca Öğrenme Metodu

Bir şeyi öğrenmekle ezberlemek arasındaki büyük farkı biliyoruz. Feynman Tekniği, herhangi bir konuyu kalıcı olarak anlamak için kullanılan, dört aşamalı bir süreçtir. Bu teknik, seçim, araştırma, yazma, açıklama ve rafine etme yoluyla  gerçek öğrenmeyi hedefler.

  1. Öğrenmek için bir kavram seçin . İlgilendiğiniz bir konuyu seçin ve bir defterdeki boş bir sayfanın en üstüne yazın.  
  2. Kendinize veya bir başkasına öğretin . Bir konu hakkında bildiğiniz her şeyi kendinize açıklıyormuşsunuz gibi yazın. Alternatif olarak, aslında başka birine öğretin.
  3. Sıkışırsanız kaynak malzemeye geri dönün . Bir kitap, ders notları, podcast gibi öğrendiğiniz her şeye geri dönün ve bilginizdeki boşlukları doldurun.
  4. Açıklamalarınızı basitleştirin ve analojiler oluşturun . Notlarınızı ve açıklamanızı düzene sokun, netleşene kadar konuyu daha da netleştirin. Ek olarak, örnekler düşünün.

Sanki zaten bildiğiniz, ilkokulda kullandığınız bireymiş gibi değil mi? Zaten yöntemin başarısı da bu basitlikten kaynaklanıyor.  Bu yolla kendime sayısız şeyi öğrettim.  Herkesin öğrenme yöntemi farklı olsa da, başarısı bilimsel olarak kanıtlanmış bu yöntemi deneyin derim. 

Çünkü çoğu zaman, çok geç olana kadar bir şeyi anlamadığımızın farkına varmayız.

Sistemin neden harika çalıştığını öğrenmek için:

Feyman Tekniğiyle Her Şey Nasıl Öğrenilir I Doist

Monotonluk İçin Öneriler 

Pandemiyle birlikte her günün aynı olduğu devasa bir monotonluğun içine hapsolduk. Kendi kendine hipnozdan, egzersiz tombalasına kadar, işte monotonluğu kırmak için bazı ilham verici öneriler.

Bir, iki, bedava! 2020’nin Temel Günlerinden Kaçmanın 25 Harika Yolu I The Guardian

Ücretsiz Hipnoz Sesi:) I Mind Your Business

Orta Yaş Güzellemesi

Flu Tv’yi çok seviyorum. Yalın Alpay 40 Yaş için:

“…Sanki zihinle bedenin bir daha hiç bu kadar optimumda denk gelmeyeceği bir aşama” 

diyor.

Elbette başka şeylereden de bahsediyorlar. Bu harika söyleşiyi mutlaka dinleyin/izleyin.

40 Yaşı Devirmek I You Tube (Flu TV)

Gözde aşağıda, beden ve zihni birlikte çalıştırmaktan söz ediyor. Aşağı Kaydırın.

Yeni Hayat,

Melis

Not: Rafinerinin bu sayısını size birisi mi iletti? Buraya kaydolarak bize katılmanızı çok isteriz

Vücudunuz Size Sesleniyor Duyuyor musunuz?

Sabahları, belinize taş bağlanmış gibi uyanıyorsunuz. Yada, sanki omurganızı görünmez bir ip dik tutuyormuş da, sizin bedeniniz üzerinde hiç etkiniz yokmuş gibi hissediyorsunuz. Peki, gün içinde bacaklarınızda aniden ortaya çıkıveren  karıncalanmalar oluyor mu?

Yukarıdakiler, bedenimizin aslında ne kadar rahatsız olduğunun ve stresi daha fazla taşıyamayacağının sinyalleri. Bir başka deyişle, gün içinde uzun süre aynı pozisyonda kalmanın, duruş bozukluğunun, aşırı stresin hayatımıza kattıkları.

Bir çoğu, bu belirtileri hissettikten kısa süre sonra soluğu doktorda alıyor. Haksız da sayılmazlar, çünkü eğer bir an önce önlem alınmazsa, bu belirtiler, bel fıtığı gibi kalıcı sağlık sorunlarına dönüşüyor.

İşte bu gibi sıkıntılarınız için, sizi hem zihinsel, hem de bedensel olarak iyileştirecek bir egzersizle tanıştırmak istiyorum: Yoga

Bir çoğunuza, sadece düzgün vücutlu ve kaslı insanların yapabildiği bir aktiviteymiş gibi göründüğünü biliyorum. Özellikle sosyal medyada, tek elinin üzerinde yerden havalanmış yoga eğitmenlerinin(Yogi) fotoğrafları oldukça cesaret kırıcı.

Ancak Yoga, göründüğü kadar zor  değil.  Aksine, her yaştan, her vücut tipinden insanın, yataktan kalkar kalkmaz, ya da yatağa girmeden, hatta koltukta otururken bile yapabileceği, hem zihni hem de bedeni iyileştiren bir egzersiz, hatta yaşam tarzı.

Yoga Bedeninize ve Size Göre Değişebilir

Yoganın felsefesi, kendinize  meditasyon ile yarattığınız alanı, pranayama (nefes) ile doldururken, asanalar (yoga hareketleri) olarak bilinen esneme hareketleri ile çıktığımız bir iyileşme yolculuğunu ifade eder. Zihnen ve bedenen bir bütün olmak felsefenin temelidir.

Yapılan hareketler,  sizin ihtiyacınıza göre değişebilir. İsterseniz sadece yataktan kalkarken yaptığınız boyun ve sırt esnetmeleri veya uzun bir araba yolculuğu sonrasında yapacağınız 10’ar saniyelik bacak, kalca ve bel esnetme hareketleri halinde olabilir.

Yada bedeninizi daha güçlü, dengeli ve sıkı hale getirmek için, bir matın üzerinde yapabileceğiniz hareketlerden oluşabilir.

Hatta sizin için, migren ve fıtık ağrılarınıza ve bunları tetikleyen duygusal strese iyi gelebilecek bir tür fizik tedavi yöntemi olabilir. Yoga aslında ihtiyacınız olan, ama farkına varamadığınız değişikliği size kendiliğinden sunar.

Yeni Başlayanlar İçin Yoga Rehberi I Uplifers

Yoga Bilimi I You Tube (Laura Plumb)

Yogaya baslarken nelere dikkat etmek gerekiyor?

  • Öncelikle zihnen hazır olun. Daha önce hiç yoga yapmayı denemediyseniz, kendinizden beklentinizi yüksek tutmayın. Yoga disiplinle ve tekrarla iyileşen bir egzersizdir.
  • Kendinizi başkaları ile kıyaslamayın. Siz varlığınızla tek başınıza var oluyorsunuz ve bu beden sadece size ait. Bir hareketi başkaları gibi yaparken, kendi gerçekliğinizi fark edemezsiniz. Bu, yoganın amacına aykırıdır.
  • Kendinizi özgür bırakmaya çalışın. Hiç bir kalıba sokmayın ve tekrarlayın; “Ben bunu kendim için, kendi zihnim ve bedenimin bir denge içerisinde bir bütün olabilmesi icin yapıyorum.
  • Bırakın zihniniz nefes alış verişinize odaklansın. Yoga yaptığınız süreyi kendinize taktığınız bir oksijen maskesi gibi düşünün ve geride kalan kaosu zihninizin dışında bırakın. Sadece rahatlayin ve nefes alin.
  • Kendinize karşı şefkatli ve sabırlı olun. İlk günlerde özellikle gösterilen hareketi yapamadığınızda “bana göre değil” demeden önce bir durun ve düşünün. Bu hareketi yapabildiğinizde nasıl bir gelişme kaydetmis olabileceğinize odaklanın. Belki de ilk defa sadece kendiniz icin bir şey yapmış olabileceğinizi farkedin ve mutlu olun.

Yoga’ya nasıl başlanır? 

Sadece kendinize ayıracağınız bir on dakika ve niyetle yogaya başlayabilirisiniz. Hayat rutininize uyabilecek  birden fazla yoga çeşidi var: Hatha Yoga, Ashtanga Yoga, Vinyasa Yoga ,Kundalini Yoga, Chair Yoga, Aerial Yoga, ve Acro Yoga bunlardan sadece bir kaçı.

Yumuşak bir başlangıç için bir kaç öneri:

1.Size uyan bir sakinlik ve hızda anlatım yapan bir eğitmenin Youtube videolarına abone olun. Bu videolar, çoğunlukla gergin olan boyun ve bel bölgesini rahatlatacak esnetme hareketleri  için iyi bir başlangıç olabilir.

2.Kendinize bir rutin hazırlayın. Örneğin sabahları yapacağınız 10 dakikalık bir Gün Doğumu Yogası, yeni güne enerjik ve daha az ağrı ile başlamak için iyi olabilir.

Enerjini Yükselt, Güne Mutlu Başla I You Tube (Elvin Levinler)

Omuz ve Sırt Ağrıları İçin Yoga Pratiği I You Tube (Elvin Levinler)

3.Eger sabah saatleri sizin için uygun değilse, o zaman uyku oncesi restorativ yani sağlık veren yoga yaparak sabaha ağrısız uyanabilirsiniz.

Yatakta Yoga (Uyku Öncesi Başlangıç Seviyesi) I You Tube (Maya Van Life)

Size Uygun Olabilecek Yoga Çeşitleri I Yoga Medicine

Yoga, sizin gerçekte kim olduğunuzla ilgilenen ve kendi gücünüzü bulabilmenize odaklanmış bir egzersiz türü ve felsefedir. Ve bir Japon atasözü der ki;

“Esneyen bambu direnen meşeden daha güçlüdür”

Hayatın içinde sadece kendinize ait, kendinizi keşfedeceğiniz bir alana ihtiyacınız var. Yoga deneyimi bu konuda size yardımcı olabilir. Ön yargıyla direnmek yerine, deneyin. Denemeden neler yapabildiğinizi asla öğrenemezsiniz.

Gözde

Kendini Kesfet

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir