Beklentilerdeki Tehlike

Çoğu zaman, yaşadığımız gerçeklik bizi hayal kırıklığına uğratır. Ne kadar çabalarsak çabalayalım, o en yüksekte duran hayaller çıtasına bir türlü ulaşamayız. Bu bizi mutsuz eder.

Kişisel gelişim dünyasında şöyle bir formülden bahsediliyor:

Mutluluk = Beklentiler – Gerçeklik

Modern zamanlarda üretilmiş basit bir mutluluk reçetesi gibi görünen bu denklem, aslında sandığımızdan daha eski ve kadim. 

Alman filozof Arthur Schopenhauer’ın 1818 tarihli kitabı İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya bu pasajı içeriyor:

Tüm mutluluk, beklentilerimiz ve aldıklarımızın oranına bağlıdır. Bu orandaki iki değerin ne kadar büyük ya da küçük olduğu önemsizdir ve bu oran, birinci miktarı azaltarak ve ikinciyi artırarak da kurulabilir.

Yani her zaman,- kendimizi ve durumumuzu iyileştirmeye çalışırken bile- beklentilerimizi düşürerek, daha mutlu olabiliriz.

Kulağa biraz alışılmışın dışında ve karamsar geliyor, biliyorum. Son yıllarda epeyce “Evrenden ne istersen olur” masalıyla oyalandık. Ancak bu konuda, benim gibi düşünen başkaları da var. Kitapları ülkemizdede geniş bir izleyici kitlesine ulaşan Mark Manson şöyle diyor:

“Mutsuzsanız, bunun nedeni ya yanlış beklentilere sahip olmanız, ya da gerçek hayatta beklentilerinizi gerçekleştirememenizdir. Her iki durumda da berbat hissedersiniz. Mutsuzluğa neden olan şey, kişinin varsayımlarının ve beklentilerinin ne kadar yanlış olduğunun aniden farkına varılmasıdır. 

Doğu felsefesinde de olduğu gibi, daha az arzu etmeyi amaçlayarak, daha az şey bekleriz ve nihayetinde gerçeklikten deneyimlediklerimizden daha fazlasını beklemez hale geliriz. 

Bu konuda okuduğum güzel bir makalede de şöyle diyor:

“Umutlarınızı ve hayallerinizi düşünmek için çok fazla zaman harcamanız, bu rüyaları gerçekleştirmek için gereken işi yapmanıza daha az olanak verebilir.”

Gündüz düşlerine dalma konusunun, hepimizin deneyimlediği bir şey olduğuna eminim. 

Şüphesiz ki uzun vadeli hedeflerimizi gerçekleştirmek için tutku ve azim gerekiyor. Bununla ilgili aynı makalede New York Üniversitesi’nden psikolog Gabriele Oettingen’in, yıllarca süren araştırmalarından ortaya çıkardığı dört adımlı bir plandan bahsediliyor:

  1. Keşke: İlk önce hedefini tanımla.  İsteğiniz çok büyük olmak zorunda değil; sadece gerçek olmalı, gerçekten  istediğiniz bir şey . 
  2. Sonuç: . Hedefinizi aklınızda tutarak kendinize sorun: Bu benim dileğim yerine getirilirse, mümkün olan en iyi sonuç nedir?  
  3. Engeller: Zihninizde bu arzuyu, bu sonucu deneyimlemekten alıkoyan engeli hayal edin. (Bu genellikle, eski bir alışkanlık, çocukluktan gelen bir anı yada düşünceden kaynaklanır.)
  4. Plan: Hayal ettiğiniz engele göre “eğer X olursa Y yaparım. Y’den sonra Z olursa..vs.” gibi bir plan yapın.

Yapılan deneylerin, bu yöntemin insanların daha fazla meyve ve sebze yemesine, öğrencilerin okulda daha iyi notlar almasına ve hatta insanların romantik ilişkilerinde daha özgüvenli davranmalarına yardımcı olduğunu kanıtladığı söyleniyor.

Bu olumsuz görselleştirme biçimi, atletik performans alanında bile işe yarıyor. Yazar Matt Fitzgerald araştırmasını şöyle özetliyor :

Beklenenden daha kötü hissederseniz, çaba algınız artacak ve performansınız azalacaktır. Bununla birlikte, zor bir deneyim için kendinizi hazırlarsanız, yarış sırasında beklediğinizden daha iyi hissedeceğinize emin olun. Böylece vücudunuzu, ondan en iyi şekilde yararlanmak için ayarlamış olursunuz.

Stratejik Zihniyet 

“Üstbilişimizi” arttırmak hedeflerinize daha kolay ulaşmanıza yardımcı oluyor. Tek gereken stratejik bir zihniyet geliştirmek. Bunu nasıl edineceğinizle ilgili BBC’nin Her Amacınızın Başarılı Olması İçin Sahip Olmanız Gereken Zihniyet  makalesi oldukça ufuk açıcı. 

Makalede ne kadar stratejik düşünebildiğinizi ölçmek için hazırlanmış bir test var. Kendinizi olumsuz duygular içinde bulduğunuzda kendinize yardım etmek için ne yapabileceğinizi ne sıklıkla sorduğunuzu sorguluyor: 

  • Bir şeye takıldığınızda, “Kendime yardım etmek için neler yapabilirim?”
  • İlerleme kaydetmediğinizi düşünüyorsanız, “Bunu yapmanın daha iyi bir yolu var mı?”
  • Hayal kırıklığına uğradığınızda, “Bunu nasıl daha iyi yapabilirim?”
  • Zorlandığınız anlarda, “Bu konuda kendimi daha iyi hale getirmek için neler yapabilirim?”
  • Bir şeyle uğraşırken “Kendime yardım etmek için ne yapabilirim?”
  • Bir şey zorlaştığında, “Bu konuda daha iyi olmak için ne yapabilirim?”

Bu soruları 1-5 arasında puanlıyorsunuz. Ne kadar yüksek çıkarsa stratejik düşünme kabiliyetiniz o kadar gelişmiş anlamına geliyor. Bu sorular aynı zamanda Üst Bilişimizi geliştirmemizin de anahtarı oluyorlar.

Olumlu Rutinleri Alışkanlık Haline Getirmek

Daha başarılı sonuçlar almak ve daha mutlu bir hayat sürebilmek için, gerçekçi hedefler belirlemek, hayallerle zaman kaybetmemek ve stratejik bir zihniyet geliştirmek önemli görünüyor.

Maalesef bir çoğumuz bırakın gerçekçi olmasını, ne kadar fantastik olursa olsun artık hayal kurmuyor. Bunun yerine, başkalarının başkalarından öğrendiği hayata ilişkin -meli -malı’larla dolu edimleri kendi hayali sanıyor. Eşini, işini, inancını, okulunu, kıyafetini, arabasını, saçının rengini, kilosunu, zevklerin… koca bir hayatı başkaları yönetiyor….

Bunun için çoğumuzun ivedilikle değişim için harekete geçmesi gerekiyor. Oysa çoğunlukla değişimi olduğundan daha zor hale getiren oto pilotta yaşıyoruz. Bunu aşmak için, The Guardian’da kötü bir alışkanlıktan kurtulmak için sadece bu günlük diye düşünerek hareket etmenin önemine değiniyor. Göz atmanızı öneririm.

Ayrıca hala okumayan kaldıysa, bu alışkanlıkları değiştirmek konusuyla alakalı 3 kitap önerim olacak:

1. Alışkanlıkların Gücü , Charles Duhhig’in bu çok meşhur kitabı Alışkanlık- Başarı İlişkisine değiniyor ve nasıl değiştirilebileceğine dair önemli araştırmaları içeriyor.

2. Hızlı Ve Yavaş Düşünme, Daniel Kahneman kitabında “sezgimize ne zaman güvenip güvenmeyeceğimizi ve yavaş düşünmenin ne zaman daha iyi olacağını öğretiyor. İş ve özel yaşamımızda seçimlerimizi nasıl yaptığımızı ve başımıza sık sık dert açan zihinsel hatalardan korunmanın farklı tekniklerini nasıl kullanacağımızı gösteriyor.

3. Subliminal – Bilinçdışınız Davranışlarınızı Nasıl Yönetir, Leonard Mlodinov’un bu kitabının ne anlattığı adından da açıkça anlaşılıyor. İçinde bir çok hayret uyandırıcı tespit ve bilgi var.

 

Keyifli okumalar dilerim,

Görüşmek üzere

Melis