Uzun ve Sağlıklı Yaşamın Şifreleri Çözülüyor

Sonsuza kadar yaşamak ister miydiniz?

Hemen, “Hayır, istemezdim” dediniz değil mi? Bu konuda, bir çok felsefeci, sanatçı ve yazar da sizin gibi düşünüyor. Çoğunun görüşü, sonsuz yaşamın bir şans değil, aksine lanet olduğu yönünde.

Bence sorunun cevabı,   “Gitmeye hazır olmak için yeterince uzun” olabilir. Düşünsenize, sonsuza kadar olmasa bile, Atatürk ile birkaç on yıl daha geçirmek, hepimiz için çok iyi olabilirdi.

Uzun ömürlülük, insalık tarihinde üzerinde oldukça çok durulan bir konu. Bilim ve teknolojideki gelişmeler de, neslimizin, bizden önceki herhangi bir nesilden daha uzun yaşayan ilk nesil olabileceğimizi ortaya koyuyor.

Mevcut standartlara göre bile, yaşlı sayılmamız için 20-30 yılımız var. Ve erken ölüm sorununu çözmek için  harcanan para ve çaba göz önüne alındığında,  zaman içinde bir veya daha fazla etkili yaşlanma karşıtı tedaviye sahip olacağız.

Beynimize çip takılacak mı?

Daha geçtiğimiz hafta, Elon Musk’un şirketi Neuralink, insanların beynine yerleştirildiğinde körlük, felç, sağırlık, alzheimer ve akıl hastalığını tedavi edebileceğini söyledikleri bir çipi (beyin implantı) tanıttı.

Gerçi henüz ortada elle tutulur bir ürün yok, ama oldukça gürültü kopardığını söyleyebilirim.

Bu konularda yapılan çalışmalar, aslında son 20 yıldır mevcut ve görünen o ki, futuristlerin dediği gibi, 2021 yılında kafamızda birer çiple dolaşmamız pek mümkün görünmüyor. Etrafta Elon Musk’u alkışlayan bir çok yayın bulabilirsiniz.

Ama daha gerçekçi bir şeyler öğrenmek için:

Neuralink İncelemesi: Kafanıza Çip Çaktırmaya Değer mi? I Açık Kaynak Fikirler

Elon Musk’un Nörobilim Tiyatrosu I MIT Technology Review

Yeni Bir İlaç Sınıfı: Senolitikler

Hücreler tamir edilemeyecek kadar hasar gördüklerinde, bölünmeyi bırakırlar ve yaşlanma olarak bilinen duruma girerler. Bir yandan da,  önceden programlanmış bir kendi kendini yok etme sürecini başlatırlar. Bu, kanser olmamızı engellemek için yapılır.

Ancak bazen, bu mekanizma çalışmaz. Hücreler, zombi gibi vücudumuzda birikmeye ve diğer hücrelere zarar vermeye başlarlar. Araştırmacılar bunun, yaşlılığa bağlı hastalıkları ortaya çıkaran etmen olduğunu düşünmeye başladı.

Bunun için Senolitikler adı altında, yeni bir ilaç sınıfı ortaya çıktı. Yaşlanan hücrelerin peşine düşüp, temizliyor. Bu durum, genç kalmayı ve ölüme yol açan, yaşa bağlı hastalıkları da ortadan kaldırıyor. En azından fikir bu.

Umut verici değil mi?

Senollitik ilaçlar yaşlanma semptomlarını tedavi edebilir mi? I Healtheuropa

Yaşlanmaya karşı savaşta yeni bir silah I Discover

Bu gelişmelere göre hiç kuşku yok ki, kendi çocuklarımız, şu anki ortalama insan ömrü olan 78+ yıldan daha uzun yaşayacak ve bizler de  -kendimize baktığımız sürece-  sağlıkla onların yanında olabileceğiz.

Genetik

Uzun yaşam ile ilgili sırrı bulmak adına geliştirilen en yeni yaklaşımlardan birisi de,  100 yıldan fazla yaşayan insanların genetik yapısını anlamaya çalışmak ile ilgili. Şimdiye kadar, aşırı uzun ömürlü olmakla ilgili verilerin çoğu solucanlar üzerinde çalışmaktan geldi, ki bu… evet:)

Ancak, önemli olan sadece uzun yaşamak değil, aynı zamanda iyi de yaşamak. Bilim adamları şimdi,  çok nadir olarak yaşa bağlı hastalıklardan muzdarip, iyi yaşamış ve bir yüzyılı devirmiş insanları araştırıyor.

Uzun, Sağlıklı Yaşamın Sırrı Yaşayan En Yaşlı İnsanların Genlerinde Saklıdır I Singularityhub

Biyolojik Yaşımızı Değiştirebilir miyiz?

Aslında, hepimizin iki yaşı var:

  • Takvimin gösterdiği, kronolojik yaş ve
  •  Standart sağlık ve zindelik göstergelerine göre, vücudumuzun nası çalıştığını gösteren biyolojik yaş. 

Biyolojik ve kronolojik yaşlarımız her zaman aynı olmak zorunda değil. Sağlığımızı ve nihayetinde yaşam süremizi belirleyen biyolojik saatimizdir ve diğeri gibi sabit bir şekilde artmayabilir.

İyi haber şu ki: Yaşamınıza diyet ve egzersizi katıp, bir amaç edinerek bunu değiştirebiliyorsunuz.

Biyolojik yaşınızı hesaplayın I Biological Age

Kronolojik ve Biyolojik Yaşa Sahip Olmanın Önemi I CNN Health

Mevcut biyolojik yaşınızı değerlendirmek için kullanılabilecek, bazı temel kan testleri için doktorunuza gidin. Oradan, sağlıklı yaşama geçiş için gerekli motivasyonu  kesinlikle edinebilirsiniz.

Uzun bir ömür, aslında kaç yıl yaşadığınızı değil, kaç tane iyi yıl yaşadığınızı ifade eder. Ve gerçekten önemli olan bu, değil mi?

Herşeyi Sıfırdan Başlatacak İlk Adımlar

Genç kalabilmek ve devam edebilmek için, hayatınıza katmanız gereken üç ana element: egzersiz, diyet ve amaç.

İlk ikisi ile ilgili tavsiye almak ve uygulamak nispeten kolay. Ancak, hayatınıza gerçek bir amacı dahil etmek, çok daha soyut kavramlarla çalışmayı gerektiriyor.

Bir çoğumuzun içinde yeniden başlamak fikri var, biliyorum. Ama bunu yapacak kudretiniz yok gibi hissediyorsunuz değil mi? Çünkü, ne istediğinizi tam olarak tarif edemiyorsunuz ve “Mutluluğunuzun peşinden koşun” “Kendinizin en iyi versiyonunu yaratın” gibi iyi niyetli fakat kuru tavsiyeler, pek de gerçekçi durmuyor.

Hayatlarının amacını bulup, kendilerinde köklü değişiklikler yapmış insanların verdiği daha gerçekçi tavsiyeler ise şöyle:

  • Mutsuz olduğunuzu tespit edip, gerçek nedenini anlayın.Sanılanın aksine, insanların çoğu mutsuz olduğunu kabul edemiyor. Bu sebeple de mutsuzluğunun ana nedenini bulamıyor. Mutsuz hissetmek zamanla normalleşiyor. Kendinizi dinleyin.
  • Sizinle benzer şeyler düşünen bir gruba dahil olun. Çünkü değişim yapmak için başkalarının tavsiyelerine, onayına ve desteğine ihtiyacınız var. Değişmek istiyorsanız, değişmek isteyen insanlarla birlikte olun. Rafineri’ye katılarak aslında bunu yaptınız.
  • İlle de “Tutkumu bulacağım” diye olduğunuz yerde düşünüp durmayın. Bunun yerine denemeye başlayın. Çünkü insanların çoğunun tek bir tutkusu olmaz. Birden fazla olur. Ayrıca hayatınızın amacı ilahi bir şekilde size inmeyecek. Birgün aniden, duştan “Meğer benim tutkum organik mum üretmekmiş” diye  fırlamayacaksınız.

En çok ne yapmaktan hoşlandığınızı, ilgilendiğiniz işleri yapan insanlarla görüşerek veya gönüllü olarak o alanlarda kariyer seçeneklerini araştırarak bulabilirsiniz.

  • Paradan tasarruf edin. Ülkenin durumunu biliyorum. Tasarruf edin demek biraz gerçek dışı kalıyor. Aslında söylemek istediğim, paranın gideceği yönü iyi ayarlamak. Sezon alışverişi için ayırdığımız parayı, alacağınız on line eğitime harcamak gibi şeylerden bahsediyorum.

Ayrıca diğer bir tavsiye, halihazırdaki işinizden memnun değilseniz, hemen istifa edip, sadece faturaları ödeyebilmenize yetecek bir iş bulmak ve tüm enerjinizi kendinizi geliştirmeye adamak yönünde. Ancak dünyanın içinde bulunduğu durumu düşününce, bunu uygulamak oldukça zor.

  • Risk ve başarısızlık fikirlerini yeniden şekillendirin. Birçok insan işini bırakma riskinden ve giriştikleri işte başarısız olma ihtimalinden korkuyor. Ancak asıl risk, mutsuz bir durumda kalmak olabilir. Bu konuda, dahil olduğunuz topluluk üyelerinden, örnek aldığınız insanlardan destek görebilirsiniz.

Çünkü sevilmeyen bir işte çalışmanın herşeyden önce, fiziksel ve ruhsal sağlıkla ilgili riskleri vardır. Ohaio Üniversite‘sinin yaptığı bir araştırmada, henüz kariyerlerinin başlarında ve 20’li ve 30’lu yaşlarındayken düşük iş tatmini bildiren kişiler, 40’lı yaşlarında daha yüksek düzeyde depresyon, uyku sorunları ve aşırı endişe bildirdiler .

  • Kendinize dönün, maneviyatınızla ilgilenin.”İçsel çalışma” yapmak, pratik bir tavsiye gibi görünmeyebilir.

“Nasıl bir insan olmak isterim?” ve “Hayatımda neyi başarmak istiyorum?” gibi sorular, insan hayatında “ileriye doğru ivme” yaratır. Böylece insanların  takip etmesi gerektiğini düşündüğü kısa vadeli çözümler yerine, daha “kalıcı çözümler” elde etmesini sağlar.

Gemileri Yakmak ve Sıfırdan Başlamak I Doist

Melis Çolak

Yeni Hayat-

Not: Rafineri’nin bu sayısını size birisi iletti mi? Buraya kaydolarak bize katılmanızı çok isteriz .

Aşağıda Gözde, stresle mücadele ederken kendimize öz bakım vermemizden ve etrafı toplamaktan bahsediyor.

 

Stresle Özbakım ve Düzenle Mücadele Edin

Gözde Üsküp Yaltı tarafından,

Son zamanlarda herkes çok stresli. Pandemi sebebiyle süregelen öngörülmezlik, kaos ortamını tetikliyor. Ancak bir çok uzman, özbakımın kaosu dağıtmak için sakinliği çağırdığını söylüyor. Ayrıca hayatı sadeleştirmek de, stres ve kaygıyı azaltmak için önemli birer etmen.

Öz bakım:

 Sizi, kalıcı olarak iyi hissettiren şeyler hakkında, farkındalığa sahip olmak anlamına gelir. Öz bakım, doğru beslenmeyi, yeterince uyumayı ve egzersiz yapmayı da içerir. Ancak işin püf noktası, size iyi gelen şeyleri yaparken, yöntemlerinizin sürdürülebilir olmasıdır.

Çoğu zaman kendimize bakmak zordur. Bir çoğumuza bencillik ediyormuşuz gibi gelir. Oysa öz bakımımız, kendimiz için olduğu kadar sevdiklerimiz için de önemlidir. Denklem basittir: Siz iyi olursanız, onlarda iyi olurlar.

Kendinize öz bakım verebilmeniz için bir kaç öneri:

  • Sevmediğinizi bildiğiniz veya artık yapmak istemediğiniz şeylerle ilişkin bir “hayır” listesi oluşturun. Örnekler şunları içerebilir: Geceleri e-postaları kontrol etmemek, sevmediğiniz toplantılara katılmamak, öğle / akşam yemeği sırasında telefonunuza cevap vermemek.
  • Besleyici, sağlıklı beslenin.
  • Yeterince uyuyun . Yetişkinler genellikle her gece 7-8 saat uykuya ihtiyaç duyar.
  • Egzersiz yapın. Birçok insanın düşündüğünün aksine egzersiz, fiziksel sağlığımız için olduğu kadar duygusal sağlığımız için de iyidir. Serotonin seviyelerini yükselterek, ruh halini ve enerjiyi iyileştirir. Önemli olan sevdiğiniz bir egzersiz şeklini seçmenizdir!
  • Tıbbi bakım ile sağlığınızı takip edin. Kontrolleri veya doktor ziyaretlerini ertelemeyin.
  • Gevşeme egzersizleri yapın ve / veya meditasyon yapın. Bu egzersizleri günün herhangi bir saatinde yapabilirsiniz.
  • Sevdiklerinizle yeterince zaman geçirin.
  • İster yürüyüşe çıkmak, ister 30 dakika gevşemek için her gün en az bir rahatlatıcı aktivite yapın.
  • Her gün en az bir zevkli aktivite yapın; sinemaya gitmekten, yemek pişirmeye veya arkadaşlarla buluşmaya kadar…
  • Gülmek için fırsatlar arayın!

15 günlük bir kişisel bakım rutini oluşturun ve öncesinde ve sonrasında nasıl hissettiğinizi görün. Ve asla unutmayın: Her şeyde olduğu gibi, özbakım da pratik gerektirir!

Öz BakımNedir? I psychcentral

Dağınıklığı Kaldırmak

Çoğumuz için toparlanmak, temizlik yapmak can sıkıcıdır. Ancak,

Dağınıklığın psikolojik ve nörolojik yeteneklerimiz üzerindeki etkisi üzerine yapılan araştırmalar, bunun zihinsel sağlığımızı, davranışlarımızı, kararlarımızı ve duygularımızı önemli ölçüde etkileyebileceğini gösteriyor.

 Princeton’dan sinirbilim ve psikoloji profesörü olan Sabine Kastner,

“Çoğumuz dağınıklıkla başa çıkma konusunda iyi değiliz. Dağınıklık, yıkıcı hale gelebilir ve beynimizin basit görevleri tamamlamak için daha fazla iş yapmasına neden olabilir.”

Düzenli bir alan, zihinsel kapasitenizi serbest bırakır, böylece daha az stresli olurken, daha verimli hale gelebilirsiniz.

Pandemik Stres Neden Karışıklık Yaratır I National Geographic

Ya da Kaldırmamak

Benim için pek geçerli olmasa da, bazıları için dağınıklığın yaratıcılığı beslediği kanıtlanmış.

Eğer yaşam tarzınız karmaşadan kaçmanıza izin vermiyorsa, farkındalığı bir düzenleme ilkesi olarak kullanabilirsiniz. Fiziksel çevrenizin dikkatinizi dağıtmasına ve sizi rahatsız etmesine izin vermek yerine, dağınık düşünceleri yazarak bir kenara koyun. Onları daha sonra tekrar ele alabilir veya sizin için uygun olmayanları atabilirsiniz.

Gözde,

Kendini Keşfet