Gelecek için Bilişim Okumak?

 

Türkiye’de, bu haftanın sonuna kadar milyonlarca kişi, hayatları için çok önemli bir seçim olan Üniversite tercihini yapacak.

Klasik ve sosyal medyada da, günlerdir bu konuda haberler yapılıyor. Bilen bilmeyen herkesin ağzından, “yapay zeka, teknoloji, gelecek” vs. sözleri düşmüyor.

Aslında bu duruma çok da fazla şaşırmamak lazım;

Zira, New York Times’den  Shira Ovid’in “Teknoloji Dehası Kültü “  dediği, Steve Jobs, Elon Musk ve Jeff Bezos gibi insanlar, genç yaşlı herkesin rüyalarını süslüyor.  Bir tür ikon olan bu insanların sahip olduğu ve aslında çoğunun iyi bir marketing projesinden ibaret

 “herşeyin arkasındaki büyük zeka, zengin, cüretkar, güçlü insan” imajına duyulan özen, meslek ve üniversite seçimlerini de etkiliyor.

Meslek seçimi yapan gencecik insanlara, mutlaka Bilgisayar Mühendisliği yada benzeri bir popüler mühendisilik alanında(yazılım mühendisiliği, elektronik mühendisliği vs) üniversite eğitimi almazlarsa, geleceği ıskalayacakları mesajı veriliyor.

Oysa, birinci sanayi devriminde işçi yetiştirmek için kurgulanmış bir eğitim anlayışıyla, şimdinin geleceğine uyum sağlayamazsınız. Tüm Dünya’daki eğilimler, önemli araştırma kurumlarının gelecek beklentileri ve kişisel tecrübem bu yönde. 

Belki acikkkaynakfikirler.com’un kurucusu olan Şenol Çolak’ın sosyal medya paylaşımlarından paylaştığım postu görmüşsünüzdür. Tümüne gönülden katılıyor ve Bilişimciler Gelecek İçin Ne Öğrenmeli? isimli makaleyi öneriyorum. 

Geleceğin mesleklerini yapabilmek için temel bilimler

Dünya Ekonomik Forumu, Eğitim Araştırması’nda  gelecekte “Çok çeşitli meslekler, temel beceri setlerinin bir parçası olarak, yaratıcılık, mantıksal akıl yürütme ve probleme duyarlılık gibi daha yüksek derecede bilişsel yetenekler gerektirecek” deniliyor.

Gelecekte multidisipliner veya versatalist olabilmek için,-mutlaka akademiye girilecekse-bir temel bilim okunması ve temel beceri setlerinin edinilip buna göre mesleğin belirlenmesi çok daha yerinde olur.

Gençler Üniversiteyi Yeniden Değerlendiriyor

Covid19 sebebiyle tüm insanlığın değerleri değişiyorBu durum, bu yıl üniversite sınavına giren ve dünyayı zaten bizlerden farklı algılayan Z kuşağı için de böyle. Bu gençler, hayatlarını ev kredisi ödemek için satmak istemiyorlar.

Diğer bir konu, Sadece Türkiye’de değil, tüm Dünya’da Covid19’un getirdiği ekonomik zorluklar sebebiyle, meslek edinmek için bir üniversiteye büyük paralar harcamak oldukça korkutucu.

COVID-19 salgını sırasında öğrenciler, uzaktan eğitimle tanıştıkça, daha düşük maliyetli eğitim ve daha fazla ücretsiz içerik sunan çevrim içi kursları ve sertifika programlarınıkeşfettiler.  

Bu değişimler, muhtemelen yıllardır şişen yüksek öğrenim balonunu patlatacak ve sonuç olarak birçok okul( Tabela Üniversiteleri) kapanacak.

Z Kuşağı İçin Eğitim Kavramı Sonsuza Kadar Değişmiş Olabilir

Z kuşağı, pandemi sırasında eğitimlerinin alt üst olduğunu gördü. Bu, öğrenmenin nasıl gerçekleşeceğine dair daha önceden bildiklerini değiştirmeye başladı. 

 Öğrencilerin öğrenme içeriğinde kendi kendilerine gezindikleri – önce içeriği kendi başlarına tüketen ve sonra sorular soran “ters çevrilmiş sınıf” kavramını talep ettikleri konuşuluyor. Bunun, öğrencilerin kendileri için en uygun hızda öğrenmelerini sağlayan, sınıfta daha bağımsız öğrenmeye doğru atılan bir adım olacağı açık.

Böyle bir sistemde, çocuklar adım adım hareket etmek zorunda kalmadıklarından, bazı derslerde diğerlerinden daha hızlı ilerleyebilir veya özel bir eğilimleri olabilir. Yani örnek olarak, otonom olarak daha hızlı bir şekilde hareket edebilen bir dokuzuncu sınıf öğrencisi, gelecekte kendini 11. sınıf matematik dersine sokabilecek. 

Çocuklarımızı yetiştirmek ve eğitmek için harika bir rehber kitap

Size Bill Gates’in de önerdiği, tam da bu yeni eğitim anlayışı üzerine kurgulanmış bir kitap önereceğim: Diane Tavenner’ın “Prepared: What Kids Need for a Fulfilled Life”

Diane Tavenner’ın kitabı çocukları üniversiteye, kariyere ve hayata hazırlamak için harika ipuçları sunuyor.

Basit ama çok iddialı bir hedefle yeni bir tür okul modelinin nasıl tasarladığının ve hayata geçirildiğinin hikayesinin anlatıldığı kitapta, “Çocuklara sadece üniversiteye girmek için gereken şeyi öğretmek değil, daha iyi bir hayat yaşamak için ihtiyaç duydukları şeyi öğretmek istiyoruz” sözünden yola çıkılmış.

Model üç yaklaşım üzerine inşa edilmiş: Kendi kendine öğrenme, Proje tabanlı eğitim ve Mentorluk.

Görüşmek üzere,
Melis,

Eğitimden bu kadar çok konuştuktan sonra bir “Oldies but Goldies”:
Kulaklıklarınızı takın ve dinleyin:)


Not: Belki bu maili, konuyla ilgili bir arkadaşına göndermek istersin, çekinme lütfen. Teşekkürler.