Daha sağlıklı, başarılı ve mutlu yaşa. Bize katıl
Satış Baskısı, Spam Yok ve İstediğiniz Zaman Aboneliğinizi Bitirebilirsiniz
Safsatalar, bazen biz farkına bile varmadan hayatımızı ve başarımızı kontrol eder. Size en yaygın 3 tanesinden ve onlardan nasıl kurtulabileceğinizden bahsetmek istiyorum.
Safsata, kelime anlamaıyla “Boş, asılsız söz” anlamına geliyor. Hayatın içinde çok çeşitli formlarda var olsalar da, benim bahsetmek istediklerimi şöyle tanımlayabiliriz:
Herkesin var olduğunu bildiği, ancak söze dökmediği, toplum tarafından doğruluğu hiç sorgulanmadığı için, derinlere yerleşmiş, temelsiz inanışlar.
İşin kötü tarafı, bu temelsiz söz öbekleri çocukluğumuzdan itibaren çevremizdeki herkes tarafından doğru olarak kabul edildiklerinden, tutumlarımıza ve davranışlarımıza rehberlik ettiklerinin farkına bile varmayız.
Balığın içinde suyun içinde yüzdüğünün farkına varmaması gibi, bunlara göre hayatımızı şekillendirmeye çalışırız.
Özellikle toplumsal safsatalar, sözüm ona “Aydınlatıcı” olduğu için pek tartışılmaz.
Şunları daha önce de duyduğunuzdan eminim:
- Başarılı olmak için üniversiteye gitmen gerekiyor .
- Üniversiteden sonra evlenmeli , bir ev satın almalı ve 2 çocuk ve bir köpeği olan çekirdek bir aile kurmalısın.
- 9’dan 5’e kadar bir iş bulmalı ve emekli oluncaya kadar bir ofiste çalışmalısın.
Neyi kastettiğimi anladınız mı? Bunlar, yapmamız gerektiğini düşündüğünüz için, sizi tam olarak yapmak istemediğiniz şeylere hapseden tuzaklardır.
Ve Maalesef, varlıklarını farketmediğiniz için, hayatınızı şekillendirirken onları görmezden gelemezsiniz.
Genellikle o kadar incedirler ki, zihninizden fark edilmeden geçerlerken, bir yandan da düşündüklerinizi, söylediklerinizi ve yaptığınız şeyleri etkilerler.
Onları bu kadar tehlikeli yapan da bu.
Bu arada, bir safsatanın mutlaka tamamen “negatif” veya “yanlış” olması gerekmez. Bir çoğu, safsata olduklarını anladıktan sonra bile gerçekten inanabileceğiniz bazı önermeleri barındırırlar.
Burada önemli olan, kabul ettiğiniz herhangi bir safsatanın hayatınızı muazzam bir şekilde şekillendirme gücüne sahip olduğunun farkına varmanızdır.
Çünkü, zamanla bazı olumsuz senaryolar tuzaklara dönüşür ve sizi geride tutma gücü önemli ölçüde artar.
Aşağıda en çok karşılaşılan üç tanesi var:
Tek başına daha fazla bilginin her şeyi değiştireceğini düşünüyoruz.
İnsan doğası… Bir ürünü satın almadan önce saplantılı bir şekilde araştıran, ya da bir hobi hakkında binlerce makale okuyan insanları düşünün (bu siz de olabilirsiniz!)
Ya da bir hobi üzerine binlerce makale okuduktan sonra, fazla bilgiden çok bunaldıkları için asla istedikleri şeyi yapmaya başlayamayanları…
Buna “analiz yoluyla felç” de denir. Hatta bu safsatayı profesörlerden ve sözde uzmanlardan bile duyarız. “İnsanlara doğru kararı verebilmeleri için bilgi verin.”
Bilginin tek başına bir değişiklik yapmamıza yardımcı olacağı fikrini içselleştiriyoruz. Bu yüzden “Biraz araştırma yapmam gerekiyor” veya “Başlamadan önce bazı şeyleri çözmem gerekiyor …” gibi şeyler söylemeye başlıyoruz.
“Gerçek şu ki, yalnızca bilgiyi beklersek, hedeflerimize ulaşmak için asla harekete geçmeyiz.”
Ne yapmamız gerektiğini zaten biliyoruz . Fazla kilolu bir kişinin daha az yemesi ve daha fazla egzersiz yapması gerektiğini bilmediğini mi düşünüyorsunuz? Borçlu birinin aşırı harcamayı bırakması gerektiğini bilmediğini mi düşünüyorsunuz ?
Daha fazla bilgi tüketmek işe yaramadığında, dikkatimizi yeni öğrenme taktiklerine kaydırıyoruz.
Neyi kaçırıyoruz?
Daha fazla bilgiye ihtiyacımız olduğu inancı, harekete geçmemizi ve gerçek ve acı verici hatalardan ders almamızı engeller.
Yaşlandıkça, kendimizi başarısız olabileceğimiz alanlara maruz bırakmayı bırakırız. Bunun yerine, kendimize bir şeyler yapıyormuşuz hissini vermek için konuyla ilgili her blog’u okuruz .
Peki nasıl harekete geçeceksiniz?
Amazon CEO’su Jeff Bezos’un kullandığı bir tekniği kullanmayı seviyorum: Pişmanlık-Minimization Çerçevesi (Regret-Minimization Framework)
Ne zaman başarmak istediğiniz bir görev veya hedefle karşılaşsanız, kendinize şu soruyu sorun: “80 yaşımdayken bunu denemediğim için pişman olur muyum?”
En başarılılar, başarının sadece taktikler veya daha fazla bilgi ile ilgili olmadığını bilirler. Çoğu bu tür “zihinsel koltuk değneklerine” dayanmazlar.
Ve sen de yapmamalısın.
Kazanç gücünüzü artırmanın en iyi yollarından biri, bir yan iş başlatmaktır. Ancak, insanların içine düştüğü en yaygın safsatalardan biri “Benim bir iş fikrim yok”.
Genellikle bu psikolojik engelin altında, aşağıdaki düşüncelerden biri vardır:
Daha önce bir yan iş kurmayı denediyseniz ve bu tuzaklardan birine düştüyseniz, yalnız değilsiniz.
Ama bunların üstesinden nasıl geleceksiniz?
Kendinize sorabileceğiniz ve yan işler için size fikir verecek üç soru var:
1.Neyi biliyorum?
İspanyolca mı? Ağaç işleri mi? Örgü mü? Gitar çalmak mı? Programlama mı?Yoga mı?… İnsanlar, onlara bu becerileri öğretmeniz için para öderler.
2.Cumartesi sabahı ne yaparım?
Neye tutkuyla bağlı olduğunuzu görmek için harika bir soru. Hepimizin Cumartesi sabahları herkes uyanmadan yapmayı sevdiğimiz şeyler var. Spor mu yapıyorsun? Flört tavsiyesi bloglarını mı okuyorsun? Bisiklete mi biniyorsun? Günlüğüne yazı mı yazıyorsun? Bunların hepsi geçerli yan iş fikirleri.
3.Hangi zorlukların üstesinden geldim?
Aslında en savunmasız ve acı dolu zamanlarımızı harika bir serbest çalışma gösterisine dönüştürebilirsiniz. Örneğin bu pandemi dönemini…
Nasıl şekle gireceğinizi bulmadan önce yıllarca kilo vermek için mücadele ettiniz mi? Daha sosyal olmak için utangaçlığın üstesinden gelmeyi öğrenmiş bir içe dönük müsünüz? Bu soruya vereceğiniz cevaplar bir iş fikri olabilir.
Bu soruları küçümsemeyin ve yanıtlamayı deneyin. 15-20 yanıt bulun. Bunu yaptıktan sonra, bugün başlayabileceğiniz 15-20 acil iş fikriniz olacak.
“Pandemi ekonomik krizi tetikledi”
Çoğumuz bunu kabul ediyoruz. Şirketlerin bize iş ya da zam verecek parası olmadığına inanıyoruz.
Böyle bir şey istemenin bile sizi bir müdürün ofisinden güldüreceğine inanıyoruz. İşimizi(!) kaybetmemek için bedava çalışmaya bile razı oluyoruz. (ne anlamı varsa)
Ve çoğu insan iki nedenden dolayı bunun kurbanı oluyor:
Böylece bir işletmeye girer ve bir tür “para kazandıran cihaz” olarak hayatımızı sürdürmeyi umarız.
Onları tanırsınız; hani şu “ Azıcık aşım, kaygısız başım” insanları…Onları olduğu yerde bırakıp konumuza dönelim.
5.000 TL’nin sizin için olan anlamı ile bir şirket için olan anlamı oldukça farklı!
Şirketiniz 10’dan fazla kişiyi istihdam ediyorsa, büyük olasılıkla en az yedi haneli gelir elde ediyordur. Çoğu kez de bundan daha fazladır.
5.000 TL büyük, orta ve hatta küçük bir şirket için hiçbir şey değildir! Seni birkaç bin TL fazla vermemek için kaybetmek istemezler. Aslında bu, onlara göre cep değişikliğinden ibarettir.
Çünkü, işlerini sürdürmek onlar için kuruşları saymaktan çok daha önemlidir ve çoğu şirket için tam olarak 5000 TL veya 10000 TL eşdeğerdir.
Kendi değerinizin farkında olun!
Hayatımıza rehberlik eden diğer safsataları görüyor musunuz?
İşte diğerleri:
Bu senaryoların her biri kültürümüze o kadar derinden gömülü ki orada olduklarını fark etmiyoruz. Sevdiğimiz şeyleri yapmaktan, gerçekten başarılı olmaktan ve daha fazla kazançtan bizi alıkoyuyorlar.
Görüşmek üzere, Rafineri
Melis
Satış Baskısı, Spam Yok ve İstediğiniz Zaman Aboneliğinizi Bitirebilirsiniz